19 Ağustos 2013 Pazartesi

çocuk oyunu


Akademideki işleri bilenler bilir. Yetenek patlaması olmadığımı öğrenmemle benim patlamam bir olmuştu. Akademi bitti, sertifika için yetenek sınavlarını bekliyorum, bir yandan da “La bu tiyatro işi de olmayacak, neyin ucundan tuttursam? Parayı vursam?” diye hayaller peşinde koşuştururken facebookumda bir mesaj. Çağrı merkezinden bir arkadaşım telefonunu yazmış ve onu aramamı istemiş. Merak ettim görür, görmez aradım. Arkadan neredeyse fırtına sesi geliyordu. Yağmura yakalanmış sokakta, konuşamadık. Aradan bir iki hafta geçti o beni aradı görüşelim dedik ancak ben bir süreliğine annemlerin yanına gidecektim, buluşamadık. Maşukiyeden dönmeden bir gün önce aradı ve biz ertesi günü buluşmaya karar verdik. Yanında da benim liseden arkadaşım Kübra gelecekti. Kübra ve Gülşah üniversitede tiyatro bölümünü okumuşlar ve aynı evde kalıyorlarmış. Pofidik bir üçlü buluşma yaptık. Kadıköyde Piraye kafeye gittik. Çay, çorba, sohbet, muhabbet derken ikisi bir göz göze geldi, Kübra ben konuya giriyorum dedi ve bir çocuk oyunu çıkarmak istediklerini benimde onlarla oynayıp oynayamayacağımı sordular.

DA DA DA DAAAAN!

Kısmetin nereden çıkacağı hiç belli olmuyor canlar. Ekmek kapısı işte bak J Hemen atladım hiç düşünmedim. Hiiç bir işim yok oynarım dedim.

Akademide neredeyse hiçbir şey öğretmemişler onu fark ettim onlarla çalışırken. Resmen onlarla sil baştan yaptım. Bir sürü prova yaptık şimdiye kadar. O kadar keyif alıyorum ki çalışmalarımızdan anlatamam.

Oyunu, müziği, kostümü her şeyi her şeyi yaptılar. Bir kere beni eğittiler J ehehe Şimdi alınması gereken belgeler, şunlar bunlar var. Kısmetse önümüzdeki okul döneminde gençleri coşturacağız J

Bu arada kamerasını bize ödünç verebilecek biri var mı?


Sevgiler.

18 Ağustos 2013 Pazar

Günes Savascıları

Bikini : Koton

Henüz Kaş tatiline nasıl dahil olduğumu yazmadım ama biran önce tatilde kullandığım güneş koruyucu ve bronzlaşmama yardımcı ürünlerden bahsetmek istedim. Yaz henüz bitmedi belki tatile gideceklere bir fikir verir.

1) Panama Jack Faces 90ml; Panama Jack markası bildiğim kadarıyla Gratise özel markalardan. Geçen sene bronzlaştırıcısından memnun kalınca bu sene güneş kremini almaya karar verdim. Aldığım bu ürün yalnızca yüz için.Y UVA ve UVB ışınlarına karşı 30+ koruma faktörü içeriyor. üzde yağlı bir his bırakmıyor ve çabuk emiliyor bu artı bir özellik bence. Parıl parıl surat pek hoşuma gitmiyor çünkü.  Benim yüzümde hafif yanma hissi yarattı. Bu yüzden kalanını kullanmayacağım. Cilde göre farklılık gösterebileceği için kötüleyemem. Kokusu klasik güneş kremi kokularından çok farklı. Jelibon gibi kokuyor.

2) Panama Jack Dark Tanning Oil 237ml; Bu bronzlaştırıcı yağ 4 koruma faktörü içeriyor. Hiç yoktan iyidir değil mi? J Bu ürünü 2011 yılında aldım. Kokusunda ve yapısında herhangi bir bozulma olmadı. Gayet memnun bir şekilde kullanıyorum. Dibinde iki parmak kaldı kısmetse seneye bitirebileceğim. Bol bol kullanmama rağmen oldukça bereketli çıktı. Çiçek gibi kokuyor.

3) Kakao Yağı Marmara 35gr; Bu ürünü geçen yıl Watsonstan almıştım. Vücuttaki çatlaklara ve selülitlere iyi geldiğini duymuştum. Tüm kış bacağıma masaj yaparak uyguladım. Hiçbir sonuç alamadım. Ya çok kilo alıp verdiğim için nötrlendi, ya da yanlış uyguladım. Ben de tatilde yanıma aldım bronzlaşmama yardımcı olsun diye. Genelde vücutta bronzlaşması en zor bölgelere yani kol ve bacak içlerine uyguladım. Sonuç başarılı. Söylememe gerek var mı bilmiyorum mükemmel kokuyor. Yememek için zor tutuyorum kendimi J

4) Garnier Ambre Solaire Güneş Sonrası Nemlendirici Sprey 200ml; Benim cildim tatilde deniz suyu ve güneşin etkisiyle duştan sonra gerim gerim gerilir. Bu yüzden her hangi bir vücut kremi kullanmadan önce güneş sonrası nemlendiricilerine ihtiyaç duyuyorum. Bundan önce Shiseidonun güneş sonrası bakım ürününü kullanmıştım. Hem pahalı hem de şişesi kocaman olduğu için pratik bir şey almak istedim. Arkadaşım Garnieri önerdi ve çok memnun kaldım. Kokusu temiz ve çiçeksi.

Ben yaptım siz yapmayın:
Yüz için aldığım ürünü tüm vücudumda kullandım. Yüze kullanıldığı için en iyi korumayı sağlar dedim. Büyük bir yanlışmış. Sonuçta aldığım ürün yağsız ve kolay emilir bir üründü. Bu yüzden vücudum bir anda kıpkırmızı oldu. Siz siz olun vücudunuz için mutlaka yağlı koyu kıvamlı bir ürün tercih edin.

Her sene güneş ışınlarının belli saatler haricinde vücuda ne kadar zarar verdiğiyle ilgili yazılar okuyorum. Ama tatilden kapkara dönüyorum. Özellikle güneşlenmiyorum denizde yanıyorum ben. Gerçekten!

Güneşin zararlı ışınlarından uzak kalmanız dileğiyle iyi tatiller J


Hep ürün yazılarım hakkında ne düşündüğünüzü merak ediyorum. 
Sıkıcı mı buluyorsunuz? 
Yoksa açıklayıcı ve akıcı mı?
Bununla ilgili ufak bir yorum bırakırsanız çok sevinirim J

17 Ağustos 2013 Cumartesi

okuyamıyorum



Bu kitap yığının hepsini okudum diyebilsem keşke. Bu yığın benim uzun zamandır başlayıp başlayıp yarım bıraktığım kitapların sadece bir kısmı. Masamı deşelesem bir bu kadar daha çıkarabilirim.

Ben kitap okumaktan büyük keyif alan biriydim. Hatta beni yazmaya iten, kitaba olan sevgimdir. Ne yazık ki uzun zamandır sadece yarım bırakıyorum.

Sorunun derinine indim.

2010 yılında Remzi’de çalışmaya başladığımdan beri ben doğru düzgün kitap okuyamaz olmuşum. Çalışırken kıyıda köşede, çekmece içlerinde kitaplar bitirdim evet ama evde, tatilde özellikle de işi bıraktıktan sonra kitap bitiremedim ben. Kitapçıda çalışan herkes mi böyle oluyor acaba? İş fobisi mi bu?

Sanmayın bu yığındaki kitapların bir iki sayfasını okuyup bırakıyorum. Hepsinin en az elli sayfası okunmuş. Şimdide kaldığım yerden başlayamıyorum işte. Hayal meyal hatırlıyorum çünkü başa sarınca da sıkıcı oluyor elim gitmiyor.

Kendime yasak koymuştum. Bir kitap bitmeden bir yenisi alınmayacak. Akademiye başlamamla beraber yasağı delmem bir oldu. Tiyatro kitapları almaya başladım bu kez. Mesela Macbeth. Kendi rolümün olduğu yere kadar okuyup bırakmışım. Sevmedim de bıraktım diyeceğim. Yok değil. Hepsi güzel okunası kitaplar. Sorun vallahi bende.

Ne okusam, nereden başlasam da kitaplarla aramı düzeltsem? Nasıl özeniyorum kitaplarla ilgili bloglara baktıkça. Yazar ayları yapılıyor, katılamıyorum. Sırf bu yeni huyum yüzünden. Başlar bırakırım, rezil olurum millete diye. Şimdi herkese itiraf etmiş oldum.

Bir tür bunalım bu!

Var mı kitaplarla aramı düzeltecek bir tavsiyeniz. Yorumlarınızı bekliyorum J

Yazan: Kitap okuyamayan kız (Eskiden okurdu ama)




Sevgiler.


1999 / 17 agustos


 Dokuz yaşında depremi yerinde, Adapazarın'da yaşamış biri olarak 17 Ağustos 1999 depreminde yaşamını yitirmiş olanları saygıyla anıyor, ailelerini, yakınlarını, dostlarını, arkadaşlarını kaybetmiş olanlara tekrar tekrar başsağlığı diliyorum.

Çürük binaları yapmış, insanların hayatını bu kadar ucuz gören müteahhitlere, buna göz yuman tüm insancıklara lanet ediyorum.

16 Ağustos 2013 Cuma

en iyi patrona veda

Hızlı bir şekilde başlayan çağrı merkezi kariyerim aynı hızda son buldu.


Bildiğiniz gibi bir yardım vakfının işlerini yapan çağrı merkezindeydim. Bir nevi modern dilencilik. Vakıfla bir şekilde münasebeti olmuş kişileri arayıp düzenli bağışçı yapmaya çalışıyor veya mevcut bağışçıların bağış miktarlarını arttırmaya çalışıyor bunun üzerinden de prim alıyorduk.

Diğer yazımda da dediğim gibi patron lokum. Biz ofise gidince masamızı, ışığımızı her şeyi hazır ederdi. Kalemimize kadar ilgilenirdi. Memleketine (isveç) gittiğinde bize çeşit çeşit çikolatalar getirmişti. Tabi ben ebedi diyetteyim çok yiyememiştim J Biz çalışırken bitki çayları hazırlar getirir bırakırdı masamıza. Egosuz, anlayışlı, sonuç odaklı on numara patrondu. Sanırım bir daha böyle bir patronum olmaz.

Peki derdin ne Deniz? Neden ayrıldın işten?

Akademinin yetenek sınavına nasıl hazırlanacağım? Hadi hadi kendimi kandırmayayım. Her gün aynı metni okumaktan, bağışçılarla aynı şeyleri konuşmaktan çok sıkıldım. Sanki her gün birbirinin aynısı. Bir iki kez de ters adamlarla konuşunca tuz biber oldu ve bana ayrılan sürenin sonuna geldik.

İstifa etmeden önce aklımdaki tek şey "Philippe için zorluk çıkar mı acaba"ydı. Ama erteledikçe ayrılmak daha da zorlaşacaktı.

İstifamı söylediğimde Philippe üzüldü, valla üzüldü, anladım yüzünden. Kendimi övmek olmasın ama hem sorumluluk sahibi hem de güvenilir bir çalışanımdır. Vedalaşırken istediğimde geri dönebileceğimi, kapılarının açık olduğunu söyledi. Ne yalan söyleyeyim çok hoşuma gitti J

Kitapçı işinden sonra çağrı merkezi sayfasını da kapatmış oldum böylece.


Sevgiler.


Çalışırken beni izleyen kedi ehehe 

*iş ahlakı gereği fotoğraflar abidik bir şekilde tarafımca sansürlenmiştir.

15 Ağustos 2013 Perşembe

döndüm

Uzun zamandır yazmıyorum ama döndüm artık J Yazacak o kadar şey oldu ki, nereden başlayacağımı bilememem de bu kadar zaman yazamama sebep oldu.

Konu başlıklarımız;

Çalıştığım çağrı merkezinden ayrıldım.
Arkadaşlarımdan yazdıkları çocuk oyununda oynamam için teklif aldım.,
Süper bir şekilde bir Kaş tatiline dahil oldum.


Kısacık cümlelere indirgesem de benim için hepsi koca koca olaylar.
 Hepsini sırayla yazacağım.
Beni okumaya devam edin anacım J ehe
Sevgiler.

Fotoğraf tatilden J

Tişört: Mudo
Kot şort: Mudo
Ayakkabı: Superga
Gözlük: Atlas pasajından
Saç Bandı: Bakırköy Pazarı