31 Mayıs 2012 Perşembe

saç önemli arkadaşım



Uzun zamandır takip ettiğim bloglar ve youtube kanalları var. Hepsi bitirdim, tükettim zart ürünlerim zurt ürünlerim diye video çekiyor veya yazı yayınlıyorlar. Aman tanrım nasıl bir özenmektir bendeki :) Ne zamandır bende yazacağım arkadaş diyordum fakat fotoğraf çekmeye üşeniyordum. İnternetten indirilmiş fotoğraflarla da böyle bir yazının güzel olacağını hiç sanmam. İçten olmaz bir kere. Kısmet bugüneymiş :) 
Ben yaklaşık 5 senedir saçlarımı düzleştiriyor ve boyuyorum. Pişman mıyım? Hayır. Sadece keşke saçımı ilk boyattığımda daha profesyonel bir kuaföre gitseymişim diye düşünüyorum. Benim saçlarım doğduğumdan beri dümdüzdür. Saçımı ilk kez boyattığımdan beri saçma bir dalga, tuhaf bir kabarıklık var. Sanırım kırıklardan ya da bilmiyorum. Düzelmesi için çok bir bakım uygulamadım. Son 3 senedir gittiğim kuaförüm brezilya fönünü önerdi. Fiyatı 350 liracıktan başlıyor. O yüzden hala düşünüyorum :) tamam tamam şimdik size şu sıralar kullandığım saç ürünlerini tanıtıp kendi fikirlerimi aktaracağım. Öhöm öhöm;
1 ve 2 Pantenin onarıcı bakım şampuanları. Kesinlikle onarmıyor. Yok öyle kullandım kırıklarım düzeldi diye bir şey. Yalnızca pantene için değil hiçbir şampuan bu kırık belasından kurtarmıyor kafanızı.
3 Dove renk koruyucu şampuanı. Bu da yalan. Saç boyası kendi rutininde akıp gidiyor.
4 ve 5 Nude doğal saç şampuanı ve kremi. Aldığımda seyahat boyları hediyeydi. Bende bir ondan bir ondan koyup fotoğraflayayım dedim. Diğer şampuanlar gibi işte yok bir yararı zararı. Temizliyor mu evet temizliyor. 
Şimdiye kadar bahsettiğim tüm şampuan ve kremleri dönüşümlü olarak kullanıyorum. Çünkü bir süre aynı ürünü kullanırsam saçımda kepeklenme oluyor. 
6 Elidorun bakım kürü. Bu ürünü bir kere falan kullandım. Sonra kaldırmışım bir kenara unuttum gitti. Bir yorum yapamayacağım o yüzden saygılar :)
7 ve 8 bu küçük şişecikler AVONdan. Yurtta oda arkadaşım avon temsilcisiydi. Tee o zaman ondan almıştım bunları. Şimdik ürünler için nemli veya kuru saça her gün kullanılır diyor. Yalnız her gün kullanınca saçta çok çabuk yağlanma yapıyor. O yüzden duştan sonra nemli saçıma uyguluyorum, saçı nasıl desem böyle bir pürüzsüzleştiriyor doğru. Ama kalıcı değil tedavi etmiyor yani. Çok güzel kokuyorlar, çok yoğun yapıya sahipler. 2 damla tüm saç ucunuza yetiyor. O yüzden ürün oldukça bereketli, memnunum yani.
9 Uzak durun. Dedim ya uzun süre aynı şampuanı kullanırsam saçımda kepeklenme oluyor diye. İşte yine öyle bir dönemdeyim. Annemle konuşuyoruz. “Ya anne” dedim “eczaneye soralım o bir şampuan tavsiye etsin, bilir onlar.” Amacım kepek illetinden çabucak kurtulmak. Anneme kadın bu şampuanı söylemiş. Aiiiyy almaz olaydı. Şampuanı kullanmaya başladım. Benim kepekler oldu birer yaratık. Artık baya baya dışarıdan görülüyor falan kabuklu falan leş bir şey oldu. Tam umudumu kesmiştim, bu kabuklu koca koca şeylerle yaşamaya alışayım diyordum ki dove un sıradan dındırık diye düşündüğüm kepek karşıtını aldım. Huzuru onda buldum. İşteki arkadaşım da kepekten muzdaripti “abi bir dene istersen benim yaratıkları geçirdi” dedim. O da kullanmaya başladı ve onunda kepekler gitti. İki kişi üzerinde test edildi onaylandı. Dove Kepek karşıtı on numara. Şuan benim elimde kalmadı. O yüzden fotoğrafta yok kuzucuklarım :)
10 Elidorun hava şartlarına karşı elektriklendirmeyen şeysi. Yiieaani. Düzleştirdikten sonra biraz bekliyorum saçım soğuyunca sürüyorum. İşte sanki. Daha çok psikolojik olarak iyi geliyor.
11 Yine elidorun saçı düzleştiren şeysi. Saçımı düzleştirmeden sürüyorum bunu. Yani ekstra bir düzgünlük verdiğini göremedim.
12 Pantene nin saçı ağırlaştırmaya bakım şeysi. Bakımı geç bildiğin sarı kız mı ne var ya saç açıcı spreyler ondan. Bir kere bunu deneyim dedim. Saç kremi kullanmasanız bile harika saç açıyor. Benim saçlar boyalı normalde kremsiz imkansız saçımı taramam ama bu spreyle her şey mümkün. Ayrıca çok harika kokuyor. Kullanmadan önce çalkalanıyor.
13 Dove un ısıya karşı şeysi. Düzleştirmeden önce sıkıyorum ardından hemen düzleştirmeye başlıyorum. Saçta böyle katur kutur bir his yaratıyor. Ya bir faydasını görmedim zararını da görmedim. Yurtta arkadaşım bütün serisini kullanıyordu(şampuan, krem, saç maskesi ve bu sprey). Yok yani her şampuan kadar.
Bu arada ben braun un düzleştiricisini kullanıyorum. Dehşet memnunum, öküz gibi memnunum. Kesinlikle tavsiye ederim. Plakalarında kesinlikle bir aşınma olmuyor, çok çabuk ısınıyorlar. Ben 2007de aldım ilk braun düzleştiricimi. Bu ocak ayında kablosunda bir temassızlık yüzünden bozuldu. Elektrikçiye götürüp yaptırmak istemedim. Sonra elimde patlar matlar. Servisine sordum. Kablo değişiminin mümkün olmadığı söyledi. Taş gibiydi yaa kablosu bozulmayaydı iyiydi. Ben hep haldur huldur sarıyordum kablosunu sonunda koptu içindeki teller. Gittim aldım aynısından, hala üretiyor braun çünkü harika bir ürün. Boynerden 175 liraya falan aldım yine. 
Bir de küçük bir not; ben bütün şampuanlarımın içine çam terebentini katıyorum. Yurtta kızlar işte uzatır, saç çıkarır falan dedi. O zamandan beri katarım içine gerçek mi bilemedim. Ama varlığı hoşuma gidiyor :P Saçı biraz sertleştiriyor ama hepimiz krem zart zurt kullanıyoruz zaten. Şampuanın yapısını da biraz açıyor. Daha sıvılaşıyor yani. 
Of amma uzun yazdım arkadaş. Sıkılmadan okuyabilen olur mu hoşuna gider mi bilemiyorum. Çok özenmiştim bloggerların yazılarına ama hevesimi aldım. Belki bunun gibi bir tane daha yazarım. He he canımsınız, sevgiler.

24 Mayıs 2012 Perşembe

yıllık izin sorunsalı


Gülçin Ergül - Grenade
Müşterilerle uğraşmaktan bıktım.
Evet Deniz için bu kitapçı macerasının sonuna yaklaşıyoruz sanırım. Gerçekten bezdim ve zirvede bırakmalıyım diye düşünüyorum. İnsanların hırslarına şahit olmak istemiyorum daha fazla.
Yaz için hiçbir plan yapmadım. 14 günlük bir yıllık iznim var. Güzel planlar yapılabilir, yapılmalıda ama inanın düşünmeye bile üşeniyorum. Geçen sene yıllık iznimin tamamını bir seferde kullandım ve yıl içerisinde çok sıkıldım, pişman oldum. Yıllık izin benim gibi mağazacılık yapanlar için deniz, yaz, kum, güneşten çok “aman kimse benimle konuşmasın bütün gün boş boş oturayım. Dışarı çıkmak mı yok yok pijamalarımla yatakta döneyim” e dönüyor. Uzun süre mağazacılık yapan kimsenin psikolojisi düzgün kalamaz. Tecrübeyle sabit. Koca yıl çalışıp izin yaptığınızda bünye öyle şaşıyor ki. Bütün senenin yorgunluğu koy veriyor kendini. Çat uykunuz geliveriyor, sabah zınk uyanıyorsunuz. Bir yandan gezip tozmak istiyorsunuz, bir yandan da bir yıl boyunca 9857 saat ayakta kaldım ben, dinleneceğim 14 gün şunun şurasında, işe başlayınca yorgun olmayayım düşüncesi beyninizi kemiriyor. Ve aklınıza o hırslı, sinirli, kaprisli, anlayışsız, bencil, çirkin ruhlu insanlar geliyor. “aaauuuuggf” diyip kafayı yastığa gömmek huzur verici olabiliyor bu durumda. Anlayacağınız tatil için böyle karışık düşünceler içerisindeyim. Geçen sene arkadaşlarımla bodruma gittiğimde bünyem öyle şaştı ki bir yandan yorgunluk bir yandan eğlenme isteği resmen bizim kızlara ayak uyduramadım. Harala gürele derken hop bitti gitti tatil. Bu sene için hiçbir fikrim yok. Hem bedenimi, hem ruhumu dinlendirmeliyim muhakkak. Haa tabi birde şu var mağazacı kardeşler her kafasına estiğinde tatile çıkamaz. Diğer personellerle tatil programın çakışmamalı, öncelik yöneticilerin tabi ki. Sen bu ay sonu dersin o diğer ayın ortası olur. E tatil için hazırlık, alışveriş mutlaka gerekli. Alacağın 14 güncük izninde hazırlanacak mısın, alışverişe mi gideceksin, Tatil? Dinlenme? Gezmek? Zor anlayacağınız canlar.


Hayır tamamını tek seferde kullanmak bu sene işime gelmiyor geçen sene epey pişman oldum. Düşünsenize her gün aynı yere gidiyor, her gün aynı işi yapıyorsunuz. Deli gibi farklılık istiyor bünye. Geçen sene tüyaba gittiğimde gram koymadı bana. Eşek gibi çalıştık fakat yeni insanlar, farklı bir ortam. Direk insanın yüzüne, ruhuna yansıyor. Hele ki beraber çalıştığınız kişiler; Pınar, Sıla, Emre, Hasan ve Tayfun ise tadından yenmez :) 
Geçenlerde “Lan beni bu senede tüyaba gönderseler çok şahane olur” diye düşünüyordum. Çünkü ben tam bir takım çalışması insanıyım, yoktur egom, en birinci olayım isteğim. Çok içten geçirdim heralde :) Palladiumda kitap günleri düzenleniyor koordinatörümüz ve yardımcısı ben ve arkadaşım Fatmanın gitmesini uygun görmüş. Ay nasıl hoşuma gitti. Farklılık olsun benim olsun. Anlayacağınız bu cumartesi pazar palladiumda yapılacak kitap günlerinde çalışacağım. Yazarlar, söyleşiler falan olacakmış. Organizasyonun programına buradan bakabilirsiniz. Sevgiler.

22 Mayıs 2012 Salı

Hak Hukuk Zart Zurt


Yaklaşık bir ay önce çalıştığım alışveriş merkezinde ki bir ayakkabıcıdan superga denen ayakkabılardan aldım. Daha önceden de kışlık kırmızılarından almıştım. Evden çıkmadan önce baktım numarası 6.
İki senedir aynı kitapçıdayım adamlarda aynı alışveriş merkezindeler, aşinayız birbirimize girdim içeri direk sohbet muhabbet işte ne bu avmde ki müzik, yeter artık bileklerimi keseceğim falan. Dedim ben bu supergaların siyahından istiyorum 6 numara. Denedim oh tamam süper aldım çıktım. Ertesi gün tabi ki de yeni ayakkabılarımı giydim. Mağazada sağa sola koştururken “Lan sol ayağım acıyor“. Sonra ayaklama bir baktım ki ayakkabının sol tekinin ön kısmındaki beyaz lastik kısım daha farklı. Yuh dedim kendime birini farklı birini farklı almışım. İçimden nasıl sayıyorum kendime “hiç mi alışveriş yapmadın bebe” :) hemen numaralara baktım ikiside 6 numara önce bir rahatladım gerzek değilsin kızım rahat ol götür değişsinler. Çıktım bizim mağazadan gittim ayakkabıcıya.
“Kolay gelsin hocam nasılsınız benim bir sıkıntım var” adamlar direk gerildi zaten. Onları da anlıyorum mağazacılıkta böyle şeylerle uğraşmak çok sıkıcı, hele müşteri kişisi anlayışsız biriyse. Yakasın gelir dükkanı. Ben bizim mağazadan bildiğim için onlara sıkıntı yaratmadan nasıl çözeriz bu işi onun derdindeyim. Anlattım sorunu kalıba koyalım dedi. Lan lastik ayakkabı kalıba koyunca genişler mi? Ama sesimi çıkarmadım, dedim bir koysun rahatlasın yarın öbür gün bir şey derim ben kalıba koyacaktım bıdı bıdı olmasın. Eyvallah dedim yarın getiriyorum. Ertesi gün bıraktım iki gün kalıpta kaldı. Aldım giydim tabi ki de aynı. Dedim beyler ne yapıyoruz? Ya değiştirin ya da firmaya mı gönderiyorsunuz ne yapıyorsunuz çözelim bu işi ayakkabıyı almışım 10 gün olmuş giyemiyorum sıkıldım yani. Biz yapamayız değişimini firmaya yollayacağız dedi. Form tarzı bir şey doldurduk. Bir nüshası da bende kalacak.
İki sene tüketici hakkı zart zurt bir ton ders görmüşüm enerjiyi kullanacak yer arıyorum. Aha dedim kızım gün senin günün. Baktım kağıda süre 15 iş günü. Dedim 3 haftada geldi geldi. Gelmedi tüm eğitim bilgimi kusarım etrafa :) 15 iş günü doldu. Kimse beni aramadı. Yapılacak şey basit önce tüketici haklarına gidip danışacaksın sonra fişle, elindeki formla basacaksın dilekçeyi. Fakat işten 3 günlük bir izin aldım. Şileye gideceğim nasıl üşeniyorum uğraşmaya. Dedim üç hafta beklemişim üç gün daha dursun. Bir yandan da içim içimi yiyor “Kızım hakkını ara” diye. Okulda ayıplı mal üzerini okuduğumuz her şey beynimde uçuyor, benim gibi donanımlı adamı nah kazıklarsınız falan epey heyecan yapmışım. Ben şiledeyken sabah bir telefon. Yeni uyanmışım bismillah. Asabi asabi açtım telefonu.
-Ölö kömsönöz?
Deniz hanım? Ben carrefourdan bıdı bıdı
Hiiiiy dedim Deniİİz, sende ki nasıl bir günah almaktır, aradı adamlar işte.
Şileden döndüm gelmiş benim ayakkabılar. Hatalı üretilmiş başka bir 6 numara göndermiş firma :) canımsın superga :)
Hakkımızı arayalım fekat kibar kibar :) Sabır anacım sabır :) Sevgiler.