22 Aralık 2011 Perşembe

Remzi Kitabevi Maceram

Ben 2008 yılında Sakarya Üniversitesi Pamukova Meslek Yüksek okuluna kaydoldum. Pazarlama bölümünü bitirdim. Gezmek, tozmak ve tembellik dolayısıyla okulumu 3 senede bitirdim.
2010 Yaz okulundan sonra hala 4 dersim daha vardı. Artık yurtta falan kalamazdım. Boş boş evde de oturamazdım. Her genç gibi kariyer.net e üye oldum. Hayatımda stajım haricinde hiç çalışmamıştım. Açıkçası ne iş yapabileceğimi de bilmiyorum. Sadece boş boş kariyer net te bakınıyordum. Bir kaç çağrı merkezine ve remzi kitabevine başvurdum.
Yalnızca remzi kitabevi başvuruma yanıt verdi. İlk defa bir iş görüşmesine gidecektim. Ne giyeceğimi de bilemiyordum. Sonra dedim ki kitapçı dediğin; salaş olur, otantik olur, uykusuz olur, ağzı çay kokar, elleri kurumuş, ojeleri yıpranmış olur. Anlayacağınız alelade bir gün gibi kalktım Akmerkez'e koordinatörle görüşmeye gittim. Orada size kendi hazırlamış olduğunuz öz geçmiş haricinde bir öz geçmiş daha doldurtuyorlar. Kendi hazırladığınıza ek olarak adresinizde kaç yıl oturduğunuz sorusu var. tırt. Yaklaşık yarım saat süren bir görüşme oldu. Şu kadar para vereceğiz, şu kadar çalıştıracağız bıdı bıdı. Parayı konuşmayı hiç düşünmemiştim. Sadece evde oturmaktan o kadar sıkılmıştım ki. Bana bir meşgale gerekliydi. Bir iş bulmalıydım ve kitapçı olmak biçilmiş kaftandı. Her şeye hı hı dedim. İki gün sonra Carrefour şubesine ikinci görüşme için çağrıldım. Sanırım 4 gün sonra yani 26 ağustos 2010 da işe başladım. Beni kasiyer seçtiler. İyi ki de öyle olmuş. Kasiyer mağazada en aktif kişidir. Hemen hemen her müşteriyle muhatap olur. Sosyal kişiliktir yani J Tam bana göre işte J
Bir sene dört ay falan oldu. Remzi Kitabevi asgari ücrete gelen zam haricinde bir zam yapmıyor. Ama maaşınızın dakikası bile şaşmaz, asla bir gecikme eksik yatma söz konusu değildir. Zaten bir yerde huzurla çalışıyorsanız az kazanırsınız eğer çok kazanıyorsanız huzurunuz yoktur. Geçtiğimiz ağustos doldu birinci senem eylülde yıllık iznimi kullandım. Aman siz benim yaptığım hatayı yapmayın. İzniniz iki haftamı üç haftamı neyse çıldırıp hepsini tek seferde kullanmayın. Çok pişmanım gerçekten. Ama insan 365 gün çalışıp 14 gün izni duyunca nedense birden kısa devre yapıyor. İlk yıllık iznim işte.
Ayıptır söylemesi iki arkadaşımla bodruma gittik. Yolda okurum diye yanıma kitap aldım. Aman Allahım yüzüne bakmadım kitabın elimle iteledim hep. Zaten ben işe başladığımdan beri evde pek kitap okuyamıyorum. İşyerinde o çekmecede okuduğum kitabın tadını alamıyorum. Kaç kitap bitirdim işyerinde çekmecede okuya okuya J Ama ben okuyup bitirdiğim kitaba sahip olmak istiyorum. Bitirdikten sonra rafına koymak bana çok dokunuyor L Kitapların fiyatları da alınacak gibi değil ki. Özellikle iletişim yayınları çok pahalısın.
Geçtiğimiz haftalarda diğer kasiyer arkadaşım işten ayrıldı. Hoop yanlış bir şey düşünmeyin eğitim hayatına devam etmeye karar verdi. Nasıl bir strese girdim tahmin edemezsiniz. Kafa dengi olması çok önemliydi çünkü. Bütün gün beraber çalışacaktık. Eğer moron biri çıkarsa işin hiçbir zevki kalmayacaktı. Haa bu arada ben ağustos başında tüm derslerimi verip mezun oldum. İşe girerken mezun olunca çıkarım diyordum. Bakalım bir arayışlar içindeyim. Ehem öhöm nerde kalmıştım. Heh yeni personel. Herkese soruyorum öz geçmişinde ne yazıyor? Neciymiş? Kaçlıymış? İsmi Ebru. Cuma günü işe başlayacaktı. Dua mı ettim uyudum J Cuma sabahı kız geldi. Allahım bir lokum. İşi ona ben öğrettim. İşi kapması yarım saat bile sürmedi. Nasıl mutluyum şimdik anlatamam evlensem, evimi ikeadan döşesem bir de oğlum olsa bu kadar mutlu olurdum J Aman aman dağlara taşlara nazar değdirenin dişleri çürüsün, kaşını ortasından kıl fışkırsın.
İşte benim RK maceram J hala devam ediyor bir sürede devam edecek. Aslında ben tiyatrocu olmak isterdim. Bakalım.

20 Aralık 2011 Salı

pis yağmur ('.')

Yağmurlu, karanlık, pis, lanet havaya GÜNAYDIN.
ben sevmem böyle havaları..
Yani böyle havalar işe gitmek, gezmek tozmak için güzel değildir. 
Bu havada geçeceksin masanın başına günlüğünü yazacaksın, internete girip haberlere bakacaksın, kahveni alıp cam kenarında kitap okuyacaksın, camdan bakacak uzun uzun dalıp düşüneceksin, kitaplığını toplayacaksın, liseden ilkokuldan kalma derste mektuplaşmaları bulacak uzun uzun o günleri anacaksın, belki fotoğraf albümünü düzenleyeceksin. 
Üzerinde polar eşofman altı bir de kapşonlu olacak. 
Bugün düşünülecek. Yaşanmışlıklar, geride kalmış dostluklar.. Bugün beynin hatıralar bölümü temizlenecek. Ama bugün işe gidilmeyecek.

deniz.

Bu da şarkısı olsun yazının;

19 Aralık 2011 Pazartesi

TEK ÇOCUK SENDROMU



Tek çocuk sokakta oyun oynamaz. Kar yağar dışarı çıkmaz olan biteni camın ardından izler. Çıkmaya cesaret edemez, arkadaşlık kuramayacağından şüphelenir. Çıkacak olsa annesi iki de bir kontrol eder, pencerenin altında mı diye. O zamanda mahalle çocukları abur cubur almaya gidince biter eğlencesi. Tek çocuk ilk çocuktur. Yalnızdır sıkılır.



Tek çocuk cesurdur, süper kahramandır. Pikachu olur camdan atlar. Spiderman olur koltuk tepesinden diğerine atlar. Yere düşünce “Anneööğğ” diye ağlar. “Üfle üfle, ayy acıyor” diye bağırır. Acı hafifleyince burnunu “hırk, hırk” diye çeker. Annesi onu pış pışlarken uyuya kalır.



Tek çocuk gece birden uyanır korkar. Annesine, babasına seslenir. Uyanmazlar. Kendi kendine düşünür “Ya anneme bir şey olursa?, ya babam yarın ölürse?, ya sabah uyanmazlarsa?” tek çocuk yine ağlamaya başlar “Anneööğğ”. Anne ve baba paldır küldür yataktan kalkar, önce holün sonra çocuğun odasının ışını yakarlar. Tek çocuk onların yaşadığını görür, artık düşünceler gitmiştir kafasından. “Ben sizinle yatacağım” der. Baba tek çocuğu kucağına alır. Onca ağlamadan sonra tek çocuk baygın bir şekilde derin bir uykuya dalar.



Tek çocuk bisiklete binemez paten kayar. Bisiklete binenlerin selesine tutunur. Sokak lambaları yanınca eve döner.



Tek çocuk evcilik oyununda hem anne, hem baba, hem de çocuktur. Küçük kardeş olmaz çünkü kardeş olabilecek boy boy bebeği vardır. Baba işe gider, anne yemek yapar, kardeşler oynar. Tek çocuk sıkılır. Hi-men izlemeye gider.



Tek çocuk Kenan Doğulu’ya, Burak Kut’a âşıktır. Müzik çaların başına oturur, onların kasetlerini dinler. Kenan Doğulu’nun Kandırdım şarkısını açar. Bittimi başa sarıp, oynata basar (üzerinde yan duran küçük üçgen olan tuş). İçerden annesi bağırır “Çat çut ne yapıyorsun kızım”. Sessiz sessiz yapayım der. Bu seferde oynata basarken yanlışlıkla kayıt tuşuna da basar (üzerinde küçük yuvarlak olan tuş). Hemen fark edemez etse durduramaz. Tam durdurur, çok geç şarkının yarısı silinmiştir. Bir an hüzün çöker üstüne, sonra kasedi bir daha hiç bulunmayacak bir yere saklar. Hugo’yu izlemeye gider.



Tek çocuk küçükken paylaşmayı sevmez. Çünkü alışık değildir. Hayatta her şey sadece onunmuş gibi gelir. Zamanla alışır, bu kez kendine ait bir şeyi kalmaz. Kalemi, silgisi, hatta beslenmesini bile arkadaşlarına verir. Arkadaş bağımlısı olur çıkar. Tadını almıştır bir kez. İstemese de zaten arsız çocuklar gelir alır. Tek çocuk bu kez annesinden azar işitir ama yalnız değildir.




Den.iz